Kayıtlar

İnsanlar ve Sözcükler Arasındaki Mücadele/ Aragon ve Dadaizm

Resim
  'Sözcüğün sözlük anlamı,  adına müştereken ideal dediğimiz şeyi  kişiye veremez.' Louis Aragon'un Telemakhos'un Maceraları, hakkında hiçbir bilgim olmadan sadece adında Telemakhos geçtiği için aldığım bir kitaptı. Odysseus'un oğlu ile ilgili herhangi bir anlatıyı merakla okurum zaten diyerek hemen başladım ve sayfaları çevirdikçe bu kitabın küçük bir hazine olduğunu gördüm.  Önsözde Aragon'un yüreğindeki sahici gelgitleri  sözcük eksikliği yüzünden ifade edemediğini söylemesi ve ilk bölümün Kant'ın kavrama uygun düşen ifadeyi bulmak için yeni sözcükler yaratılması ile ilgili sözleriyle başladığında bir ışık yanmıştı aslında farklı bir okuma olacağına dair. Birkaç sayfa sonra ise Telemakhos'un Mentoru,  duvarları inleten kahkahalarla gülmeye başlayıp nimfeler şarkılarında  insanlarla sözcükler arasındaki mücadelelerden  bahsedince ne oluyor burada heyecanına kapıldım. Hemen araştırınca gördüm ki meğer Aragon, 17.yy'dan Fenelon'un kitabını almış...

Ulysses

Resim
  ULYSSES   Ulysses’ten bahsedeceğim zaman, Proteus bölümünde Stephen’ın da yaptığı bir ayrım geliyor hemen aklıma. “door” ve “gate” ayrımı. Öncesinde Ulysses benim için tam olarak bir ‘door’ idi. Ardı görünmeyen, açmayı aklıma bile getirmediğim, denesem de öte tarafına geçemeyeceğimi düşündüğüm kapalı, kilitli, sağlam bir kapı. Okudukça, Blamires’in, Kiberd’in tuttuğu ışıkla ilerledikçe, anladıkça, bir ‘gate’’e dönüştü, parmaklıklarının arasından süzülüverdiğim, ardında capcanlı, neşelihüzünlü, komik, gerçek bir dünya bulduğum. Kitaptan uzak durmamın başlıca sebeplerinden biri, yıllardır söylenilegelen okunamazlığıydı. Joyce’un farklı üslup denemelerini, kelime oyunlarını, ses tekrarlarını dilimizde yansıtmanın zorluğu hatta imkansızlığı üzerine de yorumlar vardı. Pek tabii herkesin haberdar olacağı Joyce ‘un okurlarından ömür boyu onu anlamaya uğraşmaları konusundaki talebi de beni bir parça uzak tutmuş olabilir. Yıllar boyu kitaba belirli bir mesafede durduktan sonra...